February 21, 2011

Akademisyen Olamazsam Aşçı Olurum!

 Kendime inanamıyorum.

Senelerdir ailesiyle yaşayan bir şahsiyet olduğum için, mutfak işlerinden hiç anlamazdım, meraklanmazdım da.  Zira annem çoğunlukla bizi mutfaktan kışkışlardı. Yalnız yaşamaya başladığımdan beri, ki bundan çok mutluyum, hergün yeni birşey keşfediyorum kendimle ilgili. Meğerse ben yemek yapmayı çok seviyormuşum! Özellikle de sağlıklı vejeteryan yemekler, ekmekler, kekler…Terapi gibi, sonunda da birşey yaratmış oluyorsunuz, huzur huzur.

Babam senelerdir evde, ekmek makinesiyle ekmek yapar. Burda ise, katıldığım ‘pot luck’ partilerinde (efendim pot luck, herkesin birşeyler hazırlayıp götürdüğü ev partisi demek) insanların makinesiz ekmek yaptıklarını gördüm. Geçenlerde ‘ne kadar zor olabilir yahu’ diyerekten, kendim ekmek yapmaya giriştim. Çavdar ununu aldım, internetten tarif buldum, başladım yoğurmaya. Ama çaylak ben, suyu öyle fazla koymuşum ki, hamur bi türlü ekmek hamuru kıvamına gelmiyor. Unu ekliyorum ekliyorum, yok. Belki bütün paketi döktüm anca elime yapışmamaya başladı hamur, bi yandan da yoğuruyorum canla başla. Trabzon ekmeği kıvamına geldi zavallı, aile boyu ekmek. Neyse sonunda fena bi iş çıkmadı, fazla ekmekleri de ev arkadaşlarıma dağıttım, çok güzel oldu!

Dün de kepek ekmeği yaptım!

Buyrun!


Çavdar Ekmeği Tarifi (Bunu diğer ekmeklere de uyarlayabilirsiniz)

4 Su bardağı çavdar unu (isteğe göre, 2 su bardağı çavdar, 2 su bardaği kepek de olabilir, yaratıcılık size kalmış)
2,5 Tatlı kaşığı instant maya
1 Tatlı kaşığı toz şeker
2 Tatlı kaşığı tuz
1,5 su bardağı ılık su (aman su miktarı çok önemli)
Malzemeleri karıştırıp, ele yapışmayana kadar yoğurun (ele yapışıyorsa, yapışmayana kadar un ilave etmek gerekiyor). 1 saat üzerini bezle kapatıp, bekletin, hamur şişsin. Minik parçalar koparıp, yuvarlayın. Tepsiye dizip, 10 dakika bekletin, üzerine az un serpiştirin. Önceden 200 C'de ısıttığınız fırında, üzerleri kızarana kadar pişirin.

Semizotu Ana Afiyet Olsun Diler!


February 10, 2011

İnadina Başka Bir Dünya Mümkün!

Bugün sevgi pıtırcığı olamayacağım malesef dostlar

Artık çat diye çatlamak üzereyim, sağdan da soldan da geliyorlar, her yönden geliyorlar çapraz, diyagonal, vertikal, orizontal...

Haberleri her okuduğumda başka bir faşizm haberi, başka bir yasak, başka bir sansür.

İyi olan herşeyi yıkın ağalar beyler, meydan size kaldı, yıkın anasını satayım. 

Nasıl bir oyun bu anlamıyorum, insanlar nasıl göz yumabiliyorlar olaylara, eğitim seviyesi ile alakası yok bunun artık. Herşeye yasakh kardeşim yasakh. Türkiye nereye gidiyorsun böyle evladım?

Dünya'da zaten binbir çirkinlikler dönüyor, beynim patlayacak gibi oluyor, gece yatınca huzursuz uyuyorum. Etrafımızdaki kimyasallar, genetiği ile oynanmış gıdalar, iklim değişikliği, sömürgeleştirme, artan nüfus vs yetmiyormuş gibi üstüne bir de politik çarpıklıklar. Yordun beni dünya be. Hadi git bi çay demle dünya kardeşim.

Ama inadına okumak var, üretmek var, sesleri duyurmak var! Yarınlarda gene de mutlu günler var. Ah bi de güneş çıkıp, deniz börülcesi yiyebilseydi çocuklar...


February 6, 2011

Güneşli Günler


Uzun zaman oldu her zamanki gibi.


Bu pazar bloğumun bi teması yok. Ara verdiğim için epeydir bi ısınayım istedim. Isınmak demişken...


Meğerse güneş ne önemliymiş a dostlar. Güneşin olmadığı, erken kararan yerlerde yaşamak ne zor zanaatmış! Medeniyet olsa da, insanın mutluluğu güneş imiş. Akdeniz, Ege böceklerinin iskandinav yaşamı azcık zor oluyormuş


Klişedir efendime söyleyeyim genellemedir vs belki kuzey insanının daha durgun olduğunu doğrularım efendim. Ama güneş açınca herkesin neşesi yerine geliyor, cıvıldıyorlar. Geldim, yaşadım, gördüm. Bu kadar etkili bu güneş işte insan hayatında.


Mandalina kabuğu rengine bürünsün her taraf, renkler gelsin tekrardan. Az kaldı az! Gün saymaklardayım bahar'a!  Doğa canlansın, uykusundan uyansın. Yeşilmişik, içindeymişik, sazmışık olalım yeniden.


Tekrardan merhaba bi de!