September 26, 2010

Evim Neresi Benim?



Uppsala'da gün olmuyor ki, gençler eğlenmek istemesin. Genciz, o zaman çıkalım, çıldıralım, içelim, tüketelim. Eğlenmek her gencin hakkı, eğlenmeyi de bilelim, çalışmayı da. Aman da aman çok da kuzeysel bir ülke insanı gördüm sizi, çok iskandinav, çok muassır medeniyet seviyesi. Hımm hımm.


Efendim, sosyalleşmekteyiz burda haliyle, akademinin yanında. Bir takım yeni insanlar, değişik düşünce yapıları, değişik tabakadan, yaştan, dünyanın dört bir yanından gelen gençlerle sınıf arkadaşıyız. Yorucu bir yandan sürekli insanlarla haşır neşir olmak zor zanaat pehh. Herkes pek bir internasyonel kafada. Bazısının memleketi bile yok, dünya benim diyor. Beni de bir düşünce aldı. Ev nedir ki? Gerçekten kalbinin olduğu yer midir? 


Yıllardır İstanbul'da yaşıyorum. Herşeyim belli şehirde, fırıncım, ucuz beyaz peynir'cim, Beşiktaş'taki çaycım, Kadıköy'de Nazım Hikmet Kültür Merkezi'm, balıkçım, sahafçım... Her yerde bi anı var, rutinimi oturttuğum bir düzen. İstanbul adamı yoruyor, o hastalıklı ama bi yandan da içine çeken yapısı. Arada kalmışlık, kafası karışıklık. İnsanı yoran bir yozluk, anlatamadığım bir duygu saklambacı insanında. Geri dönmek istemiyorum bazen, içime sıkıntı basıyor. Asabi insanı, IETT şöförleri, dolmuşta "Hanfendi bi Barbaros uzatabilir misiniz?" e trip yapan gün teyzeleri. Düşünceye özgürlük eh işte, orta hallice, hatta yok.


Ama en önemlisi canım kanım ailem, kadim dostlarım var o şehirde. Evet dostlar dağılacak dört bir yana,  çalışma hayatına girince değişeceğiz hepimiz, evet gerçekler kafamıza dang dung vuracak. Ama benim evim diyeceğim bir yer var bu dünyada, İstanbul benim evim. Belli bir yerde uzun süre kalınca ruhum daralıyor, gezmek istiyorum, yenilik, yeni kültürler arıyorum. Kendimi tanıyorum, hareketli olmalıyım, gezmeliyim, görmeliyim, virüs bi kere bulaştı kanıma. Şehirler gene şehir, duygusal çok anlam yüklememek gerek, ama ordaki eş, dost, aile... Geçici değil hiçbiri, yapboz gibiyiz hepsiyle. Ekmeğin sıcak içi gibin, kabuğuyla hem de. Ev kalbinin olduğu yer ama dostların olduğu yer belki de daha çok. İşte böyle. Dünya bizim, ama eski dostlar gene de eski dostlar derim ben (nokta) 

1 comment:

The Dude said...

Azıcık üstüme alındım ben de sanki.